Last Updated on 9 February 2017 by TT
Kos Kalesi kutsal topraklardan gelerek Kos Adası’na ve çevre adalara yerleşen Saint John Şövalyeleri tarafından liman girişindeki küçük bir ada üzerine inşaa edilmiştir. Günümüzde, deniz doldurularak inşaa edilmiş olan “Phonikion” (Palmiyeli Cadde) Caddesi ile karaya birleştiğinden ada özelliği yok olmuştur. Tarihte “hora” denilen eski Kos’un merkezi ile adayı birbirine bağlayan köprü bugün hala ayaktadır ve kalenin girişi buradandır.
Kos Kalesi Şövalyeler Dönemi
Baş Şövalye “Büyük Üstad de Villaret”, Sultan I. Beyazıt’ın saldırılarına karşı bu adacığı ilk kez 1380 yılında dört kuleli bir kale ile tahkim etmiş ve bugün de görebilceğiniz iç kaleyi oluşturmuştur. Kale, Osmanlı ve korsan saldırılarına karşı kendisinden sonra gelen şövalyeler tarafından 1514 yılına dek sürekli güçlendirilerek Akdeniz’in en güçlü kalelerinden biri haline geldi. İç kalenin dört köşesinde dört silindirik kule vardır. Bunlardan güneydoğudaki büyük kule aynı zamanda dış kalenin de bir bölümünü oluşturur. Birbirinden derin bir hendekle ayrılan iç kale ve dış kale bu hendek üzerindeki açılır-kapanır bir köprüyle birleşir. Dış kalenin yapımı 1495-1514 yılları arasında tamamlanmıştır.
Kalenin inşaasında adada çıkarılan taşların yanında antik harabelerden getirilen (sütunlar, sütun tabanları, kaideler gibi) taşlar da kullanılmıştır. Duvarların üst kısımlarında kalenin yapımına katkıda bulunan şövalyelerin ait armaları da görünür durumdadır.
Kalenin ana giriş kapısının üstünde Helenistik frez ve süslemeler göze çarpar. Carmadino olarak adlandırılan ana giriş kapısının tavanında bir erken Hıristiyanlık mabedi olan Limenos Bazilikası’nın bazalt sütunlarının yatay biçimde kullanıldığını görebilirsiniz. Ana girişten içeriye girildiğinde yine Limenos Bazilikası’ndan getirtilmiş olan 10 sütunun başlıkları dikili halde görülebilir.
Kalenin en eski bölümü iç içe iki kaleyi bağlayan açılır kapanır köprünün solundaki silindirik kuledir. Üzerinde kuleyi inşaa ettiren iki Baş Şövalye (Büyük Ustad De Lastic 1437-1454 ve De Milly 1454-1451)’nin armaları görülebilir.
İki kale arasında, kuzeyinde şövalyeler tarafından inşaa edilmiş bir ambar bulunuyordu. Bu yapı İtalyan işgali sırasında restore edilmiştir ve bugün eski arkeolojik eserlerin korunduğu bir yapı olarak kullanılmaktadır.
Kale, Rodos ve Kos’un 1523’de Osmanlılar tarafından ele geçirilmesinden 1912 yılına dek Osmanlılar tarafından kullanılmıştır. Kalenin tarihi kronolojik olarak Osmanlı Öncesi ve Osmanlı Dönemi olarak iki ayrı dönemde incelenir.
Kos Kalesi Osmanlı Dönemi
Kalenin ismi Osmanlı kaynaklarında “Narince” olarak geçer. Osmanlılar ele geçirdikleri kaleyi ilk aşamada asker ve gönüllüler ile meskun hale getirdiler. Zamanla kale içinde Sultan Süleyman Han Camii, Hacı Paşa Mescidi, Şuca Mescidi ve Sandık Mescidi gibi camiler ile bir hamam inşaa edildi. 1933 depreminde yıkılan bu yapıların bazı kalıntıları hala görülebilir. Sonraki zamanlarda kale içinde müslüman ve gayri-müslüm nüfusun yaşadığı mahalleler oluşmuştur. Güvenlik sebebi ile kale içinde yaşayacak gayri müslümlerin seçimine özen gösteriliyordu. Evliya Çelebi’ye göre bu mahallelerin biri doğu, diğeri batı tarafında olan iki kapısı vardı. Gemiler, iskele kapısı da denilen, gümrüğün de yer aldığı doğu kapısı tarafına yanaşırdı. Kale içinde bulunan bir Osmanlı kitabesinde yazan “Gazi Sultan Mahmud Kaleyi eyledi mamur 1237” (1821), ibaresi bize kalenin büyük ihtimalle 1821 depreminden sonra tamirden geçirildiğine işaret ediyor.